Karanlık Mod Işık Modu

Şelale Evi -Doğanın Kalbi

Frank Lloyd Wright tarafından 1935-1939 yılları arasında tasarlanan Şelale Evi Kaufmann ailesi için bir hafta sonu evi olarak tasarlanmış, doğayla bütünleşen benzersiz bir mimari şaheserdir. Pensilvanya’daki bu eşsiz yapı, modern mimarinin öncüsü ve unutulmaz eserlerinden biridir.

  • Şelale Evi, Frank Lloyd Wright tarafından tasarlanan eşsiz bir mimari şaheserdir.
  • Doğayla bütünleşen bu yapı, modern mimarinin öncüsü ve unutulmaz eserlerinden biridir.
  • Wright’ın organik mimari anlayışı, doğal çevreye uyumlu ve işlevsel bir yapı ortaya çıkarmıştır.
  • Sütunlu tasarımı, zorluklarla karşılaşsa da, mimari açıdan ileri görüşlülüğün ve yapısal mükemmeliyetin bir örneğidir.
  • Şelale Evi, uluslararası tanınma ve saygı görmüş, ödüller kazanmış ve mimari tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Gelin döneminden bir asır önde olan bu yapıyı hep beraber inceleyelim..

Şelale Evi Planlaması

Giyim perakendecisi olan Kaufmann ailesi, küçük bir şelalenin yanında, üzerinde birkaç kulübe bulunan bir arazinin sahipleridirler. Aslen Pittsburgh’da yaşayan aile, o yıllarda bölgedeki çelik endüstrisinin ilerlemesinin sonucu olarak getirdiği hava kirliliğinden dolayı Pittsburgh “Dumanlı Kent” olarak anılıyordu. Bu nedenle Kaufmann ailesi de diğer tüm şehir sakinleri gibi, fırsat buldukça Pittsburgh’un güneydoğusunda yer alan Appalachian Dağları’ndaki Bear Run ırmağı kıyısında tatil yapıyorlardı. Bu şelale ailenin 15 yılı aşkın bir süredir gelip gittiği bir alan olmuştur. Fakat kulübelerin şelaleyi görmemesi en büyük sorunlardan başı çekmiyormuş. En sonunda kulübelerinin de yıkılmaya başlanmasıyla birlikteyse aile yeni bir evin yapımı hakkında düşünmeye başlamıştır.

Ailenin babası Edgar Kaufmann, oğlunun Wright’ın Taliesin Fellowship adındaki okuluna gitmesi ile oluşan yakınlık sayesinde Wright’a ulaşabilmiş ve onunla iletişime geçerek, şelale manzarası olan bir ev isteğini dile getirmiştir. Araziyi gördükten sonra ise Wright Edgar’a:

“Eviniz benim hayal gücümde zaten şekil almıştır. Tam olarak Johann Sebastian Bach ahenginde olacak.”

Araziyi gördükten sonra Frank Lloyd Wright

Arazinin tam olarak ölçümleri yapıldıktan sonra Wright, ailenin şelale gören bir ev hayalinin tam tersi olarak bölgesel ağaçları ve kayaları koruyarak, binayı şelalenin üzerine yapmayı önermiştir.

“Ben sizin şelale ile yaşamanızı istiyorum, sadece bakmanızı değil. O hayatınızın bir parçası olmalı”.

Yapıyı şelalenin üstüne yapmak için Edgar’ı ikna etmeye çalışan Wright

Fikrinin kabulü üzerine Wright çizimlerine başlamak istemiş fakat 7 ay boyunca projeye dair tek bir çizik atamamıştır. Bir gün Kaufmann ailesinden bir telefon almıştır. Aile projeye bakmak istediklerini söylemiştir. Wright bunu kabul eder ve onları, bizde sizi bekliyorduk diyerek ofisine davet eder. Buluştuklarında ise çok hızlı bir şekilde eskiz çizmeye başlar ve yanında çalışanlarına temize geçirmeleri için verir. Söylenildiğine göre eskizleri temize geçirenler kalemleri yeterince hızlı dahi açamamışlardır. Fikirler Wright’ın adeta kafasından çizimlere akmıştır.

Bu kararın sonuçları hem Kaufmann’ları hem de Mimari dünyasını şok etmiştir. 1935’ten 1939’ye kadar yapımı süren Şelale Evi Kaufmann ailesi tarafından 1939’den 1963’e kadar hafta sonu ve tatil evi olarak kullanılmıştır. 1964’te bir mimari simge olan Şelale Evi müze haline getirilmiştir. Günümüze kadar 4 milyondan fazla ziyaretçi aldığı kaydedilmiştir.

Şelale Evi Mimarisi

Frank Lloyd Wright’ın mimarlık kariyeri boyunca tasarladığı ve hayata geçirilen 500’ün üzerinde projesi bulunmaktadır. Bu yapıların büyük bir kısmını müstakil evler ve villalar oluşturmakla beraber bu projelerin tasarımsal ve kavramsal olarak birçok ortak noktası vardır. Frank Lloyd Wright kendi mimari prensipleri doğrultusunda tasarımlarını şekillendirmiştir. Şelale Evinde ise bu prensiplerin çok büyük bir çoğunluğunu görmek mümkündür.

Sesi yapının her yerinden duyulabilen şelale, yakın çevre ve mevcut arsadan çıkan taşlardan oluşturulmuş taş duvarlar ve teraslar bir uyum içinde birleşerek Wright Organik Mimari anlayışını ortaya çıkarmıştır.

Frank Lloyd Wright, dikey mimariyi değil yatay mimariyi tercih etmiştir. Yapının hacimlerini dikey olarak uzatmak ve işlevlendirmek yerine yatay doğrultuda genişletmeyi seçmiştir.Şelale Evinde de bu özellik yaşamaktadır. Hacimleri, yatay yönde genişleyerek üretilmiştir. Hacimler fonksiyonlarına göre genişleyerek yapının genel algısını oluşturmaktadır. Terasın ve döşeme plaklarının, pürüzsüz ve çıplak görünümde bırakılması yapının yatay düzlem ile oluşturduğu algıyı vurgulamak amacı ile hususi olarak tasarlanmıştır.

Bina yapısı üzerinde bulunduğu toprağı kucaklamalı ve onunla bir bütün oluşturmalıdır.

Frank Lloyd Wright

Wright tasarımlarında yapının peyzajına verdiği önem ile tanınmaktadır. Şelale Evinin de üzerinde bulunduğu kayalık alan ve şelale ile güçlü ilişkisini hissetmek işten bile değildir. Yapının üzerine oturduğu kayalıklar, binanın temelini oluşturmakta ve yapıya sağlam bir destek sağlamaktadır.

Kat planları

İç mekan yapısındaki sadelik ve serbest plan kullanımının önemi Frank Lloyd Wright’ın prensiplerinden birisidir. İki katlı bu yapının giriş katına büyük bir antre, küçük bir depo odası ve büyük bir oturma odası konumlandırılmıştır.. Wright, yarattığı bu geniş mekanı duvarlar ile odalara bölmemiş, ürettiği mekanları açık ve serbest bırakarak kullanıcıya kullanım rahatlığı sağlamıştır. Müzik köşesi, yemek köşesi gibi alanlar belirlemiş fakat bu alanları dahi mekansal açıklığı koruyarak tasarlamıştır.

İkinci kattaysa iki yatak odası, iki banyo ve evin babası Edgar Kaufmann’ın şahsi ofisi bulunmaktadır. Aynı zamanda ikinci katta Wright tarafından ailenin manzara isteğini gerçekleştiremediği için bir nevi kendisini affettirmek için tasarladığı üç adet teras vardır ve bu teraslardan yapının içerisinde bulunduğu muhteşem doğa ailenin istediği şekilde seyredilebilmektedir.

Frank Lloyd Wright’ın Mimarisi ve Yapının Oluşumundaki Zorluklar

Frank Lloyd Wright’ın eşsiz tasarım anlayışı, Şelale Evi’nin inşa sürecinde bazı zorlukları beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan biri, evin konumunun aslında Wright’ın tasarımını gerçekleştirmek için gereken genişliği sunmamasıdır. Yasal düzenlemeler ve alan kısıtlamaları, istenen ev boyutları için uygun bir zemin oluşturamamıştır. Bu meydan okumayı aşmak için Frank Lloyd Wright, evi sütunlar üzerine inşa etmeye karar vermiştir. Bu strateji sayesinde, izin verilen alandan daha fazla yer kaplamadan istenen boyutta bir ev tasarlamak mümkün olmuştur. Zamanının ötesinde bir çözüm olan bu yaklaşım, mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Ancak, bu sütunlu tasarım fikri Frank Lloyd Wright ile ev sahibi Edgar Kaufmann arasında bazı anlaşmazlıklara yol açmıştır. Kaufmann, sütunların tasarımının bir danışman firmanın mühendisleri tarafından gözden geçirilmesini istemiştir. Bu talep, Wright’ın tasarımına duyulan güveni sarsmış ve onu sinirlendirmiştir. Bu gerilim sonucunda Wright, projeden çekileceğini ve çizimlerini geri istediğini bildirmiştir. Ancak, Kaufmann’ın talebinin kabul edilmesi ve durumun düzeltilmesiyle anlaşmazlık sona ermiştir.

Yapının inşası ilerledikçe, sütunların altına destek olarak yerleştirilen tahta iskeletin kaldırılması gerektiğinde işçilerin bu görevi yerine getirmekte tereddüt ettiği bir durum yaşanmıştır. Frank Lloyd Wright, bu sorunu bizzat çözmek üzere yapıya gelmiş ve işçilere tahtaları kaldırmalarını emretmiştir. Tahtalar kaldırıldığında, yapının planlandığı gibi kendi ağırlığını taşıdığı görülmüş ve Wright’ın tasarımının ne kadar sağlam ve işlevsel olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

Şelale Evi’nin renk paleti, Frank Lloyd Wright’ın birleşik ve organik kompozisyon anlayışına uygun olarak sınırlı tutulmuştur. Wright, beton yüzeylerde hafif bir kehribar tonu ve çelik kısımlarda kırmızı renk kullanarak yapının doğal çevresiyle uyum içinde olmasını sağlamıştır. Bu renk seçimi, organik mimari prensiplerine uygun olarak yapının çevresine yumuşak bir entegrasyon sağlarken, yapıyı çevresinden ayıran sert bir kontrasttan kaçınmıştır.

Frank Lloyd Wright’ın öncü tasarım anlayışı ve Şelale Evi’nin inşa sürecinde yaşanan zorluklar, hem mimari tarihindeki ileri görüşlülüğün bir örneği hem de yapısal mükemmeliyetin bir kanıtı olarak bugün hala hatırlanmaktadır. Bu benzersiz yapının evrildiği zorluklar, onun daha da değerli ve ilham verici bir eser haline gelmesine katkıda bulunmuştur.

Şelale Evi’nin Kazandığı Ödüller ve Tanınmışlığı

Şelale Evi, sadece yerel değil uluslararası düzeyde de büyük bir tanınmışlığa sahip olan, geçmişiyle örülmüş prestijli bir yapıdır. UNESCO Dünya Mirası için aday gösterilmesi, bu eşsiz yapının ne denli önemli ve etkileyici olduğunun bir kanıtıdır. Hem uzak hem de yakın geçmişte yoğun ilgi görmüş olan Şelale Evi, günümüzden yıllar sonra dahi ödüller kazanmaya devam etmektedir.

1938 yılında, dünyaca ünlü Time Magazine tarafından Ocak sayısının kapağında yer alarak tüm dünyanın dikkatini çekmiştir. Bu göz alıcı başarı, Şelale Evi’nin sadece mimari açıdan değil, kültürel ve estetik anlamda da ne denli etkileyici olduğunun bir göstergesidir.

Şelale Evi’nin büyüleyici etkisi, 28 farklı yeri içeren prestijli “Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler” listesine girmesiyle daha da pekişmiştir. Smithsonian tarafından belirlenen bu liste, dünya genelindeki en önemli ve etkileyici mekanları içermektedir. Şelale Evi’nin bu listede yer alması, yapısal ve görsel açıdan ne denli etkileyici olduğunun bir kanıtıdır.

1966 yılında ise Şelale Evi, “Ulusal Tarihi Yerler” ilan edilerek Amerika’nın tarihî ve kültürel mirasının önemli bir parçası olarak resmen tanınmıştır. Bu unvan, yapıya duyulan saygının ve öneminin bir ifadesidir.

Ayrıca, 1991 yılında Amerikan Mimarlar Enstitüsü üyeleri tarafından “Amerikan Mimarisi’nin En İyi Eseri” seçilmiş olması, Şelale Evi’nin mimari açıdan ne kadar değerli bir yapı olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu ödül, yapıya duyulan hayranlığın ve takdirin bir yansımasıdır.

2007 yılında Amerikan Mimarlar Enstitüsü AIA’in düzenlediği ankette ise Şelale Evi, “En Sevilen Mimari Yapılar” listesinde 29. sırada yer alarak adını bir kez daha duyurmuştur. Bu, yapıya olan ilginin ve sevginin uzun yıllar boyunca nasıl devam ettiğinin bir göstergesidir.

Sıkça Sorulan Sorular

  1. Kim tarafından tasarlanmıştır ve nerede bulunmaktadır?
    • Şelale Evi, ünlü mimar Frank Lloyd Wright tarafından tasarlanmıştır. Pittsburgh, Pensilvanya’da yer almaktadır.
  2. Hangi dönemde inşa edilmiştir?
    • Şelale Evi, 1935 ile 1939 yılları arasında inşa edilmiştir.
  3. Hangi mimari tarza sahiptir?
    • Şelale Evi, modern ve çağdaş mimari tarzının örneklerinden biridir.
  4. Yapının öne çıkan özellikleri nelerdir?
    • Şelale Evi, doğayla uyumlu organik mimari anlayışı, yatay kolon tasarımı ve doğal çevresiyle bütünleşen yapısıyla dikkat çekmektedir.
  5. Şelale Evi’nin kazandığı ödüller ve tanınmışlık düzeyi nedir?
    • Şelale Evi, uluslararası tanınma ve saygı görmüş, prestijli ödüller kazanmış ve hatta UNESCO Dünya Mirası adayı olmuştur.
  6. Yapının inşası sırasında karşılaşılan zorluklar nelerdi?
    • Yapının inşası sırasında, tasarımın gerektirdiği genişliği sunmayan zemin ve sütunlu tasarımın kabul edilmesi gibi zorluklarla karşılaşılmıştır.
  7. Şelale Evi’nin mimari etkisi nasıl değerlendirilmektedir?
    • Şelale Evi, mimari tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmekte ve Frank Lloyd Wright’ın öncü tasarım anlayışının bir örneği olarak değerlendirilmektedir.
  8. Şelale Evi’nin iç mekanında ne gibi özellikler bulunmaktadır?
    • İç mekan, Wright’ın serbest plan kullanımı ve doğal ışıkla oynama gibi mimari prensiplerini yansıtan geniş, açık ve işlevsel alanlara sahiptir. Ayrıca, doğal malzemelerin kullanımı ve manzaraya odaklanan düzenlemeler iç mekanı benzersiz kılmaktadır.
  9. Şelale Evi’nin sütunlu tasarımı nasıl bir çözüm sunmuştur?
    • Yapının sütunlu tasarımı, zeminin gerektirdiği genişliği sunmadığı durumda bile istenen boyutta bir ev tasarlamayı sağlamıştır. Bu yaklaşım, mimari açıdan ileri görüşlülüğün bir örneğidir.
  10. Şelale Evi’nin renk paleti nasıl seçilmiştir ve ne amaçla kullanılmıştır?
    • Wright, beton yüzeylerde hafif bir kehribar tonu ve çelik kısımlarda kırmızı renk kullanarak yapının doğal çevresiyle uyum içinde olmasını sağlamıştır. Bu renk seçimi, organik mimari prensiplerine uygun olarak yapıya doğal bir entegrasyon sağlamaktadır.

Şelale Evi Hakkında Düşüncelerim

Bu yapının asıl gayesi olan doğallığı yakalamış ve onu böylesine etkileyip değiştirmiş olması, bir mimarinin nasıl derin bir etkisi olabileceğine ve mimarlık gibi sanat dallarının dünyayı ve bütün insanları nasıl yönlendirebileceğine vurgu yapmaktadır. Böylesine büyük çapta bir etkiyi oluşturmak ve yeni bir yaklaşım türü yaratmak kesinlikle küçümsenecek bir şey değil. Wright ise bunu şüphesiz ki çok temiz bir şekilde yapıyor. Bir akım oluşturmak ve bu akımın bütün dünyayı etkisine alıp üstünden neredeyse bir asır geçmesine rağmen bu etkiyi hala daha dünyaya hissettirmesi kesinlikle yadsınamaz bir başarı.

Şelale Evi hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Sizce bu yatay kolon anlayışı yapıya bir kusur oluşturuyor mu? Eksik veya hatalı bir yönü var mı? Eğer hala göz atmadıysanız benzer dönemde yapılmış ve aynı Şelale Evi gibi döneminin çok çok ötesinde olan Villa Savoye incelememizi de buradan okuyabilirsiniz.

Mimar: Frank Lloyd Wright
Mimari Tarz: Modern-Çağdaş Mimari
Yıl: 1935-1939
Yer: Pittsburgh,Pensilvanya,ABD

View Comments (2) View Comments (2)

Bir Cevap Yazın

Önceki Gönderi

Oodi Helsinki Kütüphanesi -Teknoloji Uyumu

Sonraki Gönderi

Bodegas Ysios Şarap Atölyesi -Kıvrımsal Düzen

Başlıklar

Dök Mimarlık sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin