2000-2012 yılları arasında Londra,Birleşik Krallık‘ta İtalyan mimar Renzo Piano tarafından tasarlanan 310 metre yüksekliği ile Avrupa’nın 5. dünyanın ise 96. en yüksek yapısı olan The Shard, 8 farklı eğim ile tasarlanan yapısı ve ayrık bitişi ile Londra’nın gökyüzüne karışmış durumdadır.
Gelin bu muhteşem “cam parçası”nı hep beraber inceleyelim..
The Shard Mimarisi
Renzo Piano, The Shard’ın tasarımında, Londra kiliselerinin kulelerinden ve 18. yüzyılda yaşamış olan Venedikli ressam Canaletto’nun resimlerinde sıklıkla kullandığı uzun gemi direklerinden ilham almış, 95 katlı iş, alışveriş ve yaşam merkezini Thames Nehrinden çıkan sivri bir cam parçası olarak düşlemiştir.
The Shard cephesi
The Shard’ın cephesinde yönelim sağlayan camlar kullanılan sekiz farklı eğimle kış bahçelerini havalandırmak ve gökdelenlerin hantallığından kurtulmak amacıyla boşluklu yapıda yerleştirilmiştir. Bu durum ışığın farklı açılarda kırılmasına ve farklı görüntüler yansıtmasına yaramıştır. Bu camlarla kuleye hafiflik ve şeffaflık kazandırılmak istenmiştir. Camın ve birleşimlerinin bu şekilde kullanımı sayesinde zarif bir kule inşa edilebilmiştir.
Yansıtıcılığı artırmak amacıyla cephelerde özel bir sırlama tekniği ile elde edilmiş olan 11 bin panel beyaz cam kullanılmıştır.
The Shard’ın enerji verimliliği
İç ortamdaki ısı ve sıcaklığı ayarlamak için mümkün olduğunca dış ortamın ışık ve ısısından yararlanan otomatik sistemler kullanılmaktadır. Binanın ısıtma ve elektrik ihtiyacı bünyesindeki doğalgazla çalışan tesis tarafından sağlanmaktadır. Doğalgaz çok verimi bir şekilde elektriğe dönüştürülmekte, bu süreçte ortaya çıkan ısı da binaya sıcak su sağlamakta kullanılmaktadır.
The Shard Kat Planları
The Shard’ın ince piramit formu sayesinde katlar, binanın farklı kullanım ihtiyaçlarına göre tasarlanmıştır. 4. kat ile 28. katlar arası daha geniş açıklıklara ihtiyaç duyan ve değişik büyüklükte bölünmeye uygun ofis alanları olarak tasarlanmışken ofislerin üstünde kalan 3 katta restoranlar ve barlar bulunuyor. Restoran ve barların üstündeyse bir otel ye almaktadır. En üst katta ise gözlem alanları konumlandırılmıştır.
44 asansörlü bu yapı 24 saat ayakta olan bir cadde gibi çalışmakta ve ömrünü uykusuz bir şekilde geçirmektedir.
The Shard Hakkında Düşüncelerim
Bu kadar çok katlı bir yapının böylesine şeffaf ve hafif olması, adeta şehrin içinden çıkan doğal bir yükseklik gibi davranması ve çevresine bu ağırlığı hissettirmemesi kesinlikle kolay bir iş değil. Fakat bunu böyle basit bir yolla çözebilmek bu tasarımın değerli ve öne çıkan noktasını oluşturmaktadır. 24 saat yaşayan bir cadde işlevi gören bu yapı çok işlevi içinde barındırmakta ve bu yapının arkasında zekice tasarlanmış bir sistematik yatmaktadır.
The Shard hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Sizce cam paneller ve eğimli yapı bir bütünlük oluşturabiliyor mu? Yapısının ve şeffaflığının eksik veya hatalı bir yönü var mı?Fikirlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın. Eğer hala göz atmadıysanız Radio City Müzik Salonu incelememizi de buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Mimar: Renzo Piano
Mimari Tarz: Neo Futurizm – Cam odaklı şeffaf mimari
Yıl: 2000-2012
Yer: Londra,Birleşik Krallık