Karanlık Mod Işık Modu

Divriği Ulu Camii -Tanık Tarihi

Divriği Ulu Camii, Türkiye’nin Sivas ilinde bulunan, eşsiz mimarisi ve tarihi önemiyle öne çıkan bir yapıdır. Anadolu’nun kültürel zenginliğini ve mimari ustalığını yansıtan bu cami, Selçuklu dönemi eserlerinin en önemli örneklerinden biridir.
Divriği Ulu Camii / Dök Mimarlık Divriği Ulu Camii / Dök Mimarlık

Divriği Ulu Camii, Türkiye’nin Sivas ilinde bulunan, eşsiz mimarisi ve tarihi önemiyle öne çıkan bir yapıdır. Anadolu’nun kültürel zenginliğini ve mimari ustalığını yansıtan bu cami, Selçuklu dönemi eserlerinin en önemli örneklerinden biridir. Zaman içinde birçok medeniyetin izlerini barındıran Divriği Ulu Camii, hem dini hem de mimari açıdan derinlikli bir incelemeyi hak ediyor.

13. yüzyılın başlarında inşa edilen bu muhteşem yapı, Türk-İslam mimarisinin en nadide örneklerinden biri olarak kabul edilir. Divriği Ulu Camii’nin mimari özellikleri, o döneme ait teknik ve estetik açıdan büyük bir ustalığı göstermektedir. Cami, Selçuklu döneminin karakteristik özelliklerini taşıyan portalı, mihrabı ve minberiyle dikkat çeker. Ayrıca cami içerisindeki oyma işçiliği ve süslemeler, sanatın o dönemdeki yüksek seviyesini gözler önüne serer.

Divriği Ulu Camii’nin en çarpıcı özelliklerinden biri de, Anadolu’da Selçuklu mimarisinin en zengin anlatımlarından biri olan çifte minaresidir. Minarelerin ince işçiliği ve zarif detayları, dönemin mimari ustalığını yansıtırken, camiye ayrı bir estetik değer katar.

Bu önemli yapı, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda tarihî bir hikayeyi de barındırır. Divriği Ulu Camii’nin inşasıyla ilgili çeşitli hikayeler ve efsaneler bulunmaktadır. Bunlar, yapının kültürel ve dini önemini daha da arttırır.

Gelin bu muhteşem mimariyi birlikte inceleyelim..

Divriği Ulu Camii / Dök Mimarlık
Divriği Ulu Camii / Dök Mimarlık

İçindekiler

Önemli Noktalar:

  • Divriği Ulu Camii, Anadolu Selçuklu sanatının özel bir örneğidir.
  • Caminin yapısal özellikleri ve tarihi büyük ilgi çekmektedir.
  • Divriği Ulu Camii, Türkiye’nin kültürel mirasını korumak adına önemli bir rol oynamaktadır.
  • Caminin nakış işlemeleri ve süslemeleri görülmeye değerdir.
  • Divriği Ulu Camii, UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer almaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin Konumu ve Coğrafi Özellikleri

Bu bölümde, Divriği Ulu Camii’nin bulunduğu şehir olan Sivas’a ve caminin konumuna odaklanacağız. Divriği Ulu Camii, Türkiye’nin Sivas ilinde yer almaktadır. Sivas, İç Anadolu Bölgesi’nde bulunmaktadır ve tarihi ve kültürel önemiyle bilinmektedir.

Divriği, doğal güzellikleri ve tarihi yapılarıyla ünlü olan bir şehirdir. Cami, Divriği ilçesinde, ilçe merkezine yakın bir konumda yer almaktadır. Divriği ilçesi, keskin vadilerle çevrili olup etkileyici dağ manzaralarıyla çevrilidir.

Divriği Ulu Camii’nin coğrafi konumu da oldukça dikkat çekicidir. Cami, Paşa Mahallesi’nde yer almaktadır ve Divriği’nin en önemli ve turistik yerlerinden biridir. Cami, şehir merkezine yakınlığıyla kolay erişilebilir konumdadır.

Bu etkileyici cami, dağların eteklerinde yer alır ve çevresinde yeşil alanlar ve doğal güzellikler bulunur. Ziyaretçiler, camiye ulaşmadan önce muhteşem manzaralar eşliğinde doğal bir yolculuk yaparlar.

Divriği Ulu Camii’nin Tarihi ve Yapım Süreci

Divriği Ulu Camii, Türkiye’nin Sivas ilinde yer alan tarihi bir camidir. Caminin yapımına, 13. yüzyılın ortalarında Anadolu Selçuklu hükümdarı Mengücek Bey’in eşi Melike Turan Hatun tarafından başlanmıştır. Tamamlanması ise oğlu ve hükümdar olan Prens İbrahim tarafından gerçekleştirilmiştir.

Divriği Ulu Camii’nin inşa edildiği dönem, Anadolu Selçuklu Devleti’nin en parlak dönemlerinden birine denk gelmektedir. Cami, 13. yüzyılda Anadolu’da görülen dini yapılar arasında özel bir yere sahiptir ve Osmanlı dönemine kadar olan dönemde de dini ve kültürel önemini korumuştur.

Yapım süreci adım adım ilerlemiştir. İlk olarak, temel ve duvarların yapımıyla başlanmıştır. Daha sonra, ana yapıya sahip olan mihrap ve minber inşa edilmiştir. Ardından, kubbe inşaatına geçilmiş ve son olarak caminin dış cephesi ve süslemeleri tamamlanmıştır.

Divriği Ulu Camii’nin yapımında, o dönemin en iyi ustaları ve taş işçileri görev almıştır. Caminin inşa süreci yaklaşık 20 yıl sürmüş ve büyük bir titizlikle tamamlanmıştır.

Divriği Ulu Camii’nin Tarihsel Önemi

Divriği Ulu Camii, Anadolu Selçuklu döneminin en önemli dini yapılarından biri olarak kabul edilir. Cami, mimari detayları ve sanatsal süslemeleriyle dikkat çekerken, tarihsel açıdan da büyük bir öneme sahiptir.

Cami, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Bu, caminin kültürel değerinin dünya çapında tanındığının bir göstergesidir. Ayrıca, Divriği Ulu Camii’nin restorasyonu ve korunması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin Yapısal Özellikleri

Yapısal ÖzellikleriAçıklama
Mimari StilAnadolu Selçuklu
Inşa Tarihi13. yüzyıl
MalzemeTaş
BüyüklükGeniş bir iç avlu ve yan şapellerle birlikte toplamda 5 bölümden oluşur
SüslemelerÇeşitli geometrik ve bitkisel süslemeler, kabartmalar ve taş oymalar

Divriği Ulu Camii, yapısal özellikleri ve sanat değeri sayesinde Anadolu’nun en önemli kültürel miraslarından biridir. Camiyi ziyaret edenler, tarihi ve mimari açıdan büyüleyici bir deneyim yaşamaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin Plan ve Dış Cephe Tasarımı

Divriği Ulu Camii, inşa edildiği dönemin en büyük ve en önemli yapılarından biridir. Caminin plan tasarımı, teknik açıdan karmaşık ve estetik açıdan etkileyici bir yapıya sahiptir. Ayrıca, caminin dış cephesi de büyük bir özenle süslenmiştir.

Caminin plan tasarımı dikkat çekicidir. Dikdörtgen bir yapıya sahip olan cami, dört adet büyük paye ve üç adet açık avluya sahiptir. Bu plan düzeni, caminin her noktasının eşit derecede güçlendirilmesini ve yapıya denge kazandırmasını sağlar.

Divriği Ulu Camii’nin dış cephesi de büyük bir özenle tasarlanmıştır. İnce işçilikle yapılan taş oymalar ve kabartmalar, camiye benzersiz bir güzellik katmaktadır. Cephenin üst kısmında bulunan frizlerde ise çeşitli geometrik desenler ve bitkisel motifler görülmektedir.

Caminin minareleri de dış cephede önemli bir yer tutar. İki adet minaresi olan caminin minareleri, yükseklikleri ve detaylı süslemeleriyle göz kamaştırmaktadır. Bu minareler, caminin dış görünümünde zarif bir simetri oluşturur.

Divriği Ulu Camii’nin plan tasarımı ve dış cephe süslemeleri, Anadolu Selçuklu mimarisinin en nadide örneklerinden biridir. Caminin bu mimari özellikleri, ziyaretçileri büyülerken, tarih ve sanat tutkunları için de önemli bir değere sahiptir.

Divriği Ulu Camii’nin İç Mekan Tasarımı

Bu bölümde, Divriği Ulu Camii’nin iç mekan tasarımına odaklanacağız. Caminin mihrap, minber ve diğer iç mekan detaylarını incelerken, Anadolu Selçuklu sanatının etkileyici özelliklerine dikkat çekeceğiz.

Batı Kapı

Bu kapı, Çarşı Kapı, Çıkış Kapısı veya Gölgeli Kapı gibi adlarla anılsa da, son zamanlarda daha yaygın olarak “Tekstil Kapı” olarak bilinir. İnce taş işçiliğinin en üst düzeye çıktığı bu kapı, bir kilim veya seccadeyi anımsatır ve yüksek derecede dantel örneklerini sergiler, bu yüzden bu adı almıştır. Kapıda dikkat çeken en önemli özellik, dışarı doğru çıkıntılı olan kilit taşıdır. Yüzeyi, demircileri simgeleyen güğüm başı motifleriyle süslenmiştir.

Baş mimar, bu eserin her tarafında taşların birbirine geçme ve tutma şekli olan kilit taşı yöntemini kullanmıştır. Orta bölümde, lale ve lale yaprakları bulunmaktadır. Lale motifleri, bu eserde çeşitli şekillerde çok sayıda kez kullanılmıştır. Tasavvufta, lale Allah’ı temsil eder, çünkü tek bir soğandan tek bir bitki olarak yetişir ve tekliği simgeler. Ayrıca, “Allah” kelimesi ile “lale” kelimesi ebced hesabında aynı sayısal değere, yani 66’ya denk gelir. Kapının üstünde bulunan üç satırlık kitabede, “Şehinşah oğlu Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah, Allah’ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melik, bu caminin yapılışını 626 (M. 1228) yılında emretti, Allah mülkünü daim etsin” ifadesi yer almaktadır.

Batı Kapı / Dök Mimarlık
Batı Kapı / Dök Mimarlık

Kapının iç kısmında, sağ ve sol tarafta bulunan sütunlar denge sütunlarıdır. Sağdaki denge sütununun üzerinde, Allah’ın lafzı orijinal Arapça metniyle yatay olarak yazılmışken, sol taraftaki sütunda Allah’ın lafzı açılı bir biçimde yazılmıştır. Bu sütunlar, 1939 Erzincan depremine kadar üzerlerindeki ok işaretleri yönünde dönmekteydi. Batı kapıda, Mayıs ile Eylül ayları arasında, ikindi namazından 45 dakika önce, insan silueti şeklinde bir gölge oluşur. Bu siluet, önce Kur’an okuyan birini, namaz saati yaklaştığında ise ellerini bağlayarak kıyamda duran birini andırır. Bu kapıyla birlikte diğer kapılarda bulunan bu siluetlerin tesadüf olmadığı, aksine çok kapsamlı bir fizik bilgisi ve ince hesaplarla yapılabileceği ve bugün bile bu ışık ve gölge oyunlarının sırrının tam olarak çözülemediği uzmanlar tarafından belirtilmektedir.

Kapının dışında, sağ tarafta çift başlı kartal, sol tarafta ise çift başlı kartalın yanı sıra başı öne doğru eğik şahin motifi bulunur. Çift başlı kartal, Anadolu Selçuklularını temsil eden bir semboldür. Gücü, asaleti ve özgürlüğü simgeler. Başı öne doğru eğik şahin ise Mengücek Beyliği’nin sembolüdür. Mengücek Beyliği’nin Anadolu Selçuklu Devleti’ne olan bağlılığını ve saygısını göstermek için, şahin figürü başı öne eğik olarak taşa oyulmuştur. Aynı zamanda şahinin bir pençesi havadadır, bu da beyliğin haksızlıklara karşı gücünü gösterebileceğinin bir işaretidir.

Cennet Kapı

Her kapının ayrı bir güzelliği olduğu bu eserde, en görkemli ve ihtişamlı kapı Cennet Kapıdır. Kapı, kaleye baktığı için Kale Kapı, kuzeye baktığı için Kuzey Kapı, cemaatin giriş kapısı olarak kullanıldığı için Cümle Kapısı gibi isimlerle anılsa da, en yaygın bilinen ve kullanılan ismi Cennet Kapıdır. Bu adın verilmesi, üzerindeki motiflerin cenneti tasvir etmesinden kaynaklanır. Kuran-ı Kerim’deki eşsiz cennet nimetlerinin tasvirleri, buraya taşa işlenmiştir. Anlatılmak istenen cennet olunca, motifler de bir o kadar harika ve benzersiz olmuştur. Kapının tamamı bir cennet bahçesine benzetilerek, cennet ve cennetin katmanları anlatılmıştır.

Sağ taraftaki yıldız bordüründe “Adaletli sultanın mutluluğu, egemenliği ve saadeti ebedi olsun” ifadesi yer alırken, simetrisinde Ayetü’l-Kürsi’nin “Allah’tan başka ilah yoktur, sadece O vardır” anlamındaki kısmı yazılıdır. Zirve noktasındaki kitabede ise “Sultanu’l-muazzama, halifenin yardımcısı Alâeddin Keykubat zamanında” yazmaktadır. Bu camiyi yaptıran beylik, Selçuklu Devleti’ne bağlı olduğundan, sultanın ismine özellikle Cennet Kapıda yer vererek Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ı yüceltmiştir.

Kapı üzerinde hayat ağacı motifleri ve sonsuzluğu ifade eden rozetler bulunmaktadır. Hayat ağacı motifi, ebediyeti, ölümden sonraki ahiret hayatını ve cenneti sembolize etmektedir. Ayrıca, altında ateş yanan kazanları gösteren motiflerle, az da olsa cehennem hatırlatılmıştır. Altında ateş yanan kazanlar aslında Anadolu Selçukluları’nda bolluk ve bereketin simgesi iken, bu kapıda cehennemi tasvir etmek için de kullanılmıştır. Kazan üzerinde devam eden sütunlara hiçbir motif işlenmeyerek, cehennemin boş, cennetin ise güzelliklerle dolu olduğuna vurgu yapılmıştır.

Cennet Kapı / Dök Mimarlık
Cennet Kapı / Dök Mimarlık

Kapının kitabesi, yapının en nadide kısımlarından biridir. Kitabe, beş ana parçadan oluşmuş, bitkisel bezemeler içerisine yazılarak harikulade bir çerçeve içine alınmıştır. Kitabede “Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah, Allah’ın affına muhtaç, aciz kul 626 Hicri aylarının birinde bu caminin yapılmasını emretti” ifadesi yer alırken, başlangıç parçasında “gül” son parçasında ise “bülbül” motifi işlenerek, bu eserin yapılış gayesi dile getirilmiştir: Gül peygamberimizi; bülbül ise onun Allah’a olan aşkını simgelemektedir.

Şah Kapısı

Şah Kapısı, tarihi derinliklerde yankılanan bir anlamla doludur. Bu kapı, caminin doğu kısmında, gösterişten uzak, ancak estetik açıdan büyüleyici bir Selçuklu üslubuyla inşa edilmiştir. İskeletiyle günümüze ulaşan bu kapı, camiye girişte şahın adeta ibadetin eşiğinden geçtiği bir geçidin sembolüdür. Osmanlı dönemindeki “hünkâr kapısı” geleneğini sürdüren bu yapı, aslında sadece bir giriş değil, aynı zamanda bir anlam derinliğini taşır.

Şah Kapısı / Dök Mimarlık
Şah Kapısı / Dök Mimarlık

Bu kapının insan boyundan küçük olması tesadüf değildir. Tevazu ve kulluk bilincini simgelercesine, insanı alçakgönüllülüğe çağırırken, Şah’ın yalnızca Allah’ın huzurunda eğileceğini vurgular. Hünkâr kapıları ve hünkâr mahfilleri, sadece liderleri cemaatten ayırmak için değil, aynı zamanda olası tehlikelere karşı korumak amacıyla tasarlanmıştır. Kapı üzerindeki kitabe ise, Şah’ın her girişinde gerçek mülk sahibini hatırlatan kutsal bir mesaj taşır: “Mülk, Kahhar ve tek olan Allah’a aittir.” Bu sözler, ibadetin ve varlığın gerçek sahibinin yalnızca O olduğunu hatırlatır, caminin kutsal zemininde bir alçakgönüllülük atmosferi yaratır.

Darüşşifa

Tarih boyunca hastanelerin işlevini yerine getiren yapılar için geçmişte şifahane, bimarhane, darüşşifa gibi isimler kullanılmıştır. Divriği Şifahanesi, Anadolu’daki darüşşifaların en eski ve en önemlilerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Şifahane, Osmanlı döneminde, aynı zamanda pozitif ve dini ilimlerin öğretildiği bir medrese olarak da hizmet vermiştir.

Darüşşifa / Dök Mimarlık

Orta Asya Türk mimari geleneğine dayalı olarak inşa edilen Şifahane, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir plana sahiptir. Kesme taştan yapılan bu eser, kapalı avlulu ve üç eyvanlıdır; batı kanadı ise çift katlıdır. Ana eyvanın en belirgin örtü sistemi, yıldız tonozudur. Bunun yanı sıra yapıda beşik, sivri, aynalı, çapraz, artı ve yıldız tonozlar da kullanılmıştır. Avlu, bezemeli sütunlarla çevrelenmiş olup çift yönlükemer atılımlarıyla dokuz bölüme ayrılmıştır. Orta bölümün üzeri ise iki yanda beşik tonoz kollarının ortadaki köşe taşlı sekizgen kasnakla birleştiği camlı demir doğramalı bir kubbe ile örtülmüştür.

Darüşşifa Taç Kapı

Görkemli bir yapı olan Darüşşifa’nın giriş kapısı “Taç Kapı” olarak anılmaktadır. Kapının iç alınlık kısmında Selçuklu motifleriyle bezenmiş beşgen ve sekizgen yıldızlar bulunmaktadır. Kapı üzerindeki yıldız ve hilal motifleri, Türk Bayrağı’ndaki sembollerle aynıdır. Pencereyi ortadan ikiye bölen sütun, “denge sütunu” olarak bilinir. Baş mimar, bu kapıyla birlikte cami bölümündeki batı kapıya olmak üzere toplamda üç denge sütunu tasarlamıştır. Bu sütunlar, yapıların denge içinde olduğunu gösterir. Ancak, 1939’daki Erzincan depremi sonrasında dönme özelliklerini kaybetmişlerdir.

Darüşşifa Taç Kapı / Dök Mimarlık
Darüşşifa Taç Kapı / Dök Mimarlık

Taç kapıdaki denge sütununun sağ ve sol kısımlarındaki hilaller arasında Süleyman mührü olarak bilinen altıgen yıldızlar bulunur. Sütunun altında, Selçuklu sülüs yazısıyla yazılmış üç satırlık bir kitabe yer alır: “Fahrettin Behram Şah’ın kızı Melike Turan, Allah’ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melike bu şifa yurdunun yapılışını 626 H/1228 M yılında emretti.” Kapının sağ ve sol yanlarında, kabartma rozet şeklindeki bitkisel motiflerin üzerinde zamanla aşınmış insan figürleri bulunmaktadır.

Darüşşifa İç Mekan

Genel bir hastane planlamasına sahip olan şifahanenin iç mekânı, ruh ve sinir hastalarının tedavi edildiği bir ortamı sunar. İçerde sağda solda hasta odaları, küçük eyvanlar ve ana giriş kapısının tam karşısında ise büyük bir eyvan bulunmaktadır. Baş mimar, büyük eyvandaki yelpaze motifleri ve tonoz işlemeleriyle akustik bir denge sağlamıştır.

Darüşşifa İç Mekan / Dök Mimarlık
Darüşşifa İç Mekan / Dök Mimarlık

Kur’an-ı Kerim tilaveti, tasavvuf müziği icrası, suyun ortada bulunan havuza akarken ve havuzdan tahliye olurken çıkardığı sesler, ruh ve sinir hastalarının tedavisinde kullanılan teknikler arasındadır. Bu sesler, Darüşşifa’nın sağ ve solundaki hasta odalarına iletilecek şekilde ayarlanmıştır, böylece içerideki hastalara gereken sükunet sağlanmıştır. Büyük eyvanın tavanı, helezonik kilit taşı sistemiyle yapılmış olup günümüzde hâlâ sırrını koruyan bir tonoz örneğidir. Baş mimar, adını eserinin bir parçasına nakşederek, büyük eyvan tonozunu taşıyan doğu kemerinin başına mütevazı bir şekilde işlemiştir ve eserinin gelecekteki kaderine dua etmiştir.

Türbe

Büyük eyvanın solundaki odada, kutsal mekanın içinde Ahmet Şah, sevgili eşi Turan Melek ve sevdiklerinin huzur içinde yattığı kabirler bulunmaktadır. Türbenin giriş kapısının üstünde ise derin anlamlar yüklü, tasavvufi sembollerle süslenmiş bir motif yer alır. Bu motif, bir tabut kapağı şeklinde tasvir edilmiştir ve detaylarıyla incelendiğinde, içerisinde kalplerin tartıldığı bir teraziye benzer bir yapıya sahiptir. Terazinin denge çubuğunun birleştiği noktaya ek olarak, ters bir kalp figürü işlenmiştir. Bu sembolizmle aktarılmak istenen derin mesaj ise oldukça vecizdir: “Bizler bu dünya aleminde geçici bir misafiriz, sonunda hepimiz aynı yola çıkacağız.

Hayat, sınavların verildiği bir mekândır ve bu sınavın sonuçları ahirette görülecektir. Bu nedenle, gelecek günler için kendinizi ruhen hazırlamanız gereklidir. Yaptığınız her eylemin tartılacağı bir terazi vardır, ancak bu terazinin kefesine maddi varlıklarınız değil, kalplerinizdeki niyetleriniz konulur. İnsan, dünyada karşısına çıkan iyilik veya kötülük, doğruluk veya yanlışlık gibi seçenekler arasından seçim yapar. Eğer kişi bu seçimleri yaparken teraziyi dengede tutar ve kalbi Allah’a yönelikse, ölümden korkması gerekmez.” Bu veciz ifadeler, ziyaretçilere manevi bir yolculuğa çıkarmakta ve düşündürücü bir atmosfer yaratmaktadır.

Minber

Abanoz ağacından yapılan ve dünyanın en uzun ömürlü ağacı olan minber, camiyle aynı yaşta olup günümüzde hala orijinal formunu koruyarak kullanılmaktadır. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yapılan minberler arasında kündekâri tekniğinin muhteşem örneklerindendir. Minberi inşa eden usta, birleşim noktalarında tahta çiviler kullanırken mukavemeti artırmak için demir çivileri tercih etmiş ve bu çivilerin başlarını gizlemiştir. Bu minber, ağaç işlemeciliğinde kullanılan dört farklı stili bir araya getiren önemli bir eserdir. Çağdaş benzerleriyle genel form ve süslemeler açısından benzerlik göstermesine rağmen, kabartma yazıların çeşitliliğiyle öne çıkar. Minberin üzerindeki yazı kuşaklarında toplam 21 Arapça metin bulunur; bunlardan 3’ü kitabe, 18’i ise âyet ve hadislerdir. Yazılar, Selçuklu Sülüsü denilen yazı türüyle yazılmış ve bitkisel motiflerle süslenmiştir.

Minber / Dök Mimarlık
Minber / Dök Mimarlık

Minber, ibadet edenler için sadece bir dua yerinden ibaret değildir, aynı zamanda mimari bir şaheserdir. Minberin yapım süreci, ustaların ustalıkla işlediği detaylarla doludur ve bu da onu görenleri hayran bırakır. Her bir işlem ve süsleme, geçmişten günümüze uzanan bir mirası temsil etmektedir. Minber, caminin ruhunu yansıtan ve ibadet edenlere manevi bir huzur ve ilham kaynağı olan önemli bir yapıdır.

Yaklaşık 12-13 yıl süren minber inşaatının ustası Tiflisli İbrahim oğlu Ahmet, ismini mihrap tarafındaki onikigen yıldız içine işlemiştir. Bu detay, minberin yapımında emeği geçenlerin özverili çalışmalarını ve sanatsal yeteneklerini göstermektedir.

Mihrap

Büyük boyutlu taş mihrap, kale kapısı ya da saray kapısını anımsatan biçimi ve dekorasyonu ile benzeri olmayan bir eserdir. Mihrap, sivri kemerli bir niş olup, kapılarda görülen rumi şekillerin derin ve iri silmeleriyle dikkat çekici hale getirilmiştir. Genel olarak sadelik gözetilmekle beraber mihrap içinin göz hizasından yukarı kısmı üç boyutlu olarak işlenmiştir. İşlemelerin alt kısmında ters ve içi boş kalpler, orta kısmında ters ama içi dolu kalpler, tepe noktasında ise Allah lafzının elifleri ortasına lale motifi yerleştirilmiştir.

Mihrap üzerindeki bütün kalpler Allah lafzına doğrudur. Allah’a yakın olan kalplerin, Allah’ın nuru ile dolu olması, uzak olan kalplerin ise boş olarak nakşedilmesi, kul ile Allah arasındaki ilişkiyi sembolize eden bir anlatım biçimidir. Mihrabın önündeki alanın üzerinde yer alan kubbede dört küçük pencere vardır. Bunlardan üçü tan ağarırken, günün ilk ışıklarını içeriye sabahyıldızı şeklinde ulaştıran, ustaca düşünülmüş yıldız biçimli küçük pencereciklerdir.

Minber / Dök Mimarlık

Mihrap, ibadetin merkezi konumunda bulunur ve caminin en özel ve kutsal noktalarından biridir. İbadet edenlerin manevi olarak bir araya gelip Allah’a yönelmelerine vesile olan bu kutsal yapı, mimari ustalıkla inşa edilmiştir. Mihrabın görkemli tasarımı, geçmişten günümüze uzanan bir geleneği yansıtırken, üzerindeki detaylar ve işlemeler dini sembollerle doludur, bu da onu sadece bir yapıdan öte bir anlam taşıyan bir yapı haline getirir. Mihrabın kendine özgü estetiği ve sembolizmi, ibadet edenlere derin bir manevi deneyim sunar ve onları Allah’a yaklaştırır.

İç Mekan DetaylarıTasarım Özellikleri
MihrapUstalıkla işlenmiş geometrik desenler ve kaligrafi örnekleri
MinberAhşap işçilikteki ustalık ve zarif detaylar
SüslemelerBitkisel motifler, geometrik desenler ve kaligrafi kullanımı

Divriği Ulu Camii’nin iç mekan tasarımı, Anadolu Selçuklu mimarisinin özgün ve etkileyici bir örneğidir. Bu tasarım, caminin estetik değerini artırır ve ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir yolculuk sunar.

Divriği Ulu Camii’nin Nakış İşlemeleri ve Süslemeleri

Divriği Ulu Camii’nin tarihi ve mimari güzelliği kadar, nakış işlemeleri ve süslemeleri de büyük bir öneme sahiptir. Caminin duvarlarında yapılan detaylı nakış işlemeleri, Anadolu Selçuklu sanatının özgün ve etkileyici örneklerini yansıtmaktadır.

Bu görkemli caminin duvarlarında yer alan nakış işlemeleri, özenle seçilmiş motifler ve desenlerle süslenmiştir. Süslemeler arasında bitkisel motifi, geometrik şekiller ve çeşitli figürler ön plana çıkmaktadır. Bu işlemelerde genellikle taşların kabartmalı olarak oyulduğu ve ardından boyandığı tekniği kullanılmıştır.

Divriği Ulu Camii’nin duvarlarındaki nakış işlemeleri, caminin iç mekanını zenginleştirmekle kalmaz, aynı zamanda İslam sanatının estetik ve sembolik bir ifadesidir. Bu zengin işlemeler, caminin manevi atmosferine derinlik katar ve ziyaretçileri büyüler. Caminin mihrap, minber ve kubbeleri de özenle işlenmiş ve süslenmiştir.

Çoğunlukla yeşil, mavi, kırmızı ve altın renklerin kullanıldığı nakış işlemeleri, caminin iç mekanını ışıltılı bir hale getirir. Desenlerde kullanılan detaylar ve motifler, İslam kültürünün sembollerini temsil eder ve ziyaretçilere dini öğretiler hakkında bilgi verir. Bu işlemeler, İslam sanatının ve Anadolu Selçuklu döneminin önemli birer örneğidir.

Divriği Ulu Camii’nin nakış işlemeleri ve süslemeleri, Türk tarih ve sanatının önemli bir parçasıdır. Bu olağanüstü işçilik ve detaylar, caminin dünya çapında tanınmasını sağlamış ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmasına katkıda bulunmuştur.

İşlemelerDetaylar
Bitkisel MotiflerTaşların üzerine oyulan bitkisel motifler
Geometrik ŞekillerFarklı geometrik şekillerin kullanıldığı desenler
Dini Sembollerİslam kültürünün sembolik olarak temsil edildiği figürler
RenklerYeşil, mavi, kırmızı ve altın renklerin kullanımı

Divriği Ulu Camii’nin nakış işlemeleri ve süslemeleri, caminin tarihini ve kültürel önemini vurgular. Bu detaylı ve etkileyici işçilik, caminin bir sanat eseri olarak değerini artırır ve camiyi ziyaret eden herkesi etkiler.

Divriği Ulu Camii’nin Kubbeleri ve Minareleri

Divriği Ulu Camii, etkileyici kubbeleri ve minareleriyle dikkat çeken bir yapıdır. Bu yapının mimari açıdan büyük bir önemi vardır ve dikkat çeken detaylara sahiptir.

Divriği Ulu Camii’nin en dikkat çekici özelliklerinden biri kubbeleridir. Yapının dört köşesinde yer alan kubbeler, özgün bir tasarıma sahiptir. Her bir kubbe, karmaşık geometrik desenler ve detaylı işlemelerle süslenmiştir. Bu kubbeler, caminin görkemli bir yapıya sahip olmasını sağlar.

Minareler de Divriği Ulu Camii’nin önemli bir parçasıdır. Caminin iki minaresi bulunur ve bunlar da dikkat çekici bir mimariye sahiptir. Minareler, yüksek yapıları ve işlemeli tasarımlarıyla caminin dış cephesine büyük bir estetik katmaktadır.

KubbelerMinareler
Etkileyici tasarımYüksek yapılar
Detaylı işlemelerİşlemeli tasarımlar
Görkemli yapısıEstetik katma

Divriği Ulu Camii’nin kubbeleri ve minareleri, Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini yansıtan önemli unsurlardır. Bu yapısal detaylar, caminin tarihi ve sanatsal değerini vurgulamaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin Taş İşçiliği ve Süslemeleri

Divriği Ulu Camii’nin eşsiz güzelliği ve benzersiz mimarisi sadece dikkatlice inceleyenlerin fark edebileceği ayrıntılara sahiptir. Bu bölümde, caminin taş işçiliği ve süslemelerini detaylı bir şekilde ele alacağız. 

Taş İşçiliği ve Oyma Detayları

Divriği Ulu Camii’nin duvarlarındaki taş işçiliği, ince detayları ve zarif oymalarıyla dikkat çeker. Caminin dış cephesinde bulunan kabartmalı taşlar, geometrik desenler ve bitki motifleri, Anadolu Selçuklu sanatının en güzel örneklerindendir. Her bir taşın üzerine işlenen detaylar, ustaların hünerini ve zanaatkarlığını gözler önüne serer.

Caminin iç mekanında ise oymalı ahşap mihrap ve minber, taş işçiliğiyle özdeşleşmiştir. Taş ustalarının titiz çalışmaları sonucunda şekillendirilen bu oymalar, caminin içinde mistik bir atmosfer yaratır. 

Mozaik ve Seramik Süslemeler

Divriği Ulu Camii’nin süslemeleri sadece taş işçiliğiyle sınırlı değildir. Caminin iç mekanında göze çarpan mozaik ve seramik süslemeleri de büyüleyicidir. Duvarları süsleyen renkli mozaikler, çeşitli geometrik desenlerle bir araya gelerek görsel bir şölen sunar. Seramik çiniler ise caminin iç mekanında kendine özgü bir atmosfer oluşturur.

Divriği Ulu Camii’nin taş işçiliği ve süslemeleri, Anadolu’da eşsiz bir sanat ve zanaat birikimini yansıtır. Bu ince detayların her biri, caminin değerini ve benzersizliğini vurgular.

Taş İşçiliğiMozaik Süslemeler
Özenle oyma işlenmiş taş detaylarRenkli mozaiklerle süslü duvarlar
Geometrik desenler ve bitki motifleriÇeşitli geometrik desenlerin bir araya gelmesi
İç mekandaki ahşap oymalarSeramik çinilerle oluşturulan benzersiz atmosfer

Caminin süslemeleri, yapıyı ziyaret edenleri büyüler ve Anadolu Selçuklu döneminin sanatını yansıtan önemli bir mirasa dikkat çeker.

Divriği Ulu Camii ve Anadolu Selçuklu Sanatı

Divriği Ulu Camii, Anadolu Selçuklu sanatının en önemli örneklerinden biridir. Cami, birçok yönüyle bu dönemin estetik ve teknik özelliklerini yansıtmaktadır. Anadolu Selçuklu sanatının etkileyici bir parçası olan Divriği Ulu Camii, üslubu, detayları ve mimari özellikleriyle öne çıkmaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin mimari üslubu, Anadolu Selçuklu döneminin karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Caminin kesme taş kullanımı, kubbe ve minareleri, geometrik desenlerle süslenen dış cephesi ve iç mekanındaki detaylar, Anadolu Selçuklu sanatının benzersiz tarzını yansıtır. Kullanılan renkler, desenler ve motifler, dönemin estetik anlayışını yansıtan güçlü bir ifade sağlar.

Anadolu Selçuklu Sanatının Teknikleri

Anadolu Selçuklu dönemi, mimarlık ve süsleme sanatında çeşitli tekniklerin kullanıldığı bir dönemdir. Divriği Ulu Camii de bu tekniklerin başarılı bir şekilde uygulandığı bir örnektir. Caminin taş işçiliği, oymalı motifler, kabartmalar ve geometrik desenlerle süslenmiş duvarları, dönemin ustalarının becerisini gösterir. Taşların kesme işlemi ve düzenlenmesinde kullanılan teknikler, caminin dayanıklılığını ve zarafetini sağlar.

Caminin Mimari Özellikleri

Divriği Ulu Camii’nin mimari özellikleri, dikkat çeken birçok detayı içermektedir. Caminin çift minaresi, büyük bir kubbesi ve karmaşık bir plan düzenlemesi vardır. Kubbenin üzerindeki taş işlemeler ve minarelerin zarif tasarımı, camiye büyüleyici bir görünüm kazandırır.

Mimari ÖzelliklerAçıklamalar
Çift MinarelerDivriği Ulu Camii’nin karakteristik özelliklerinden biridir. Minareler, camiye simetrik bir denge ve görkemli bir görünüm katar.
Büyük KubbeCaminin üzerinde yer alan büyük kubbe, dikkat çekici bir mimari özelliktir. Kubbenin tasarımı ve işçiliği, Anadolu Selçuklu sanatının ustalığını gösterir.
Plan DüzenlemesiCaminin plan düzenlemesi, dikkate değer bir karmaşıklığa sahiptir. İçerisinde mihrap, minber ve diğer önemli bölümler bulunan bir yapıdır.

Divriği Ulu Camii’nin Anadolu Selçuklu sanatının değerli bir örneği olduğunu söyleyebiliriz. Caminin mimari özellikleri, teknikleri ve estetik değerleri, Anadolu Selçuklu döneminin sanat anlayışını yansıtır. Bu nedenle, cami hem sanat tarihçileri hem de turistler için büyük bir ilgi odağıdır.

Divriği Ulu Camii’nin Restorasyonu ve Korunması

Divriği Ulu Camii, tarih boyunca önemli restorasyon süreçlerinden geçmiş bir yapıdır. Bu bölümde, caminin restorasyon çalışmalarını ve bugünkü koruma çalışmalarını inceleyeceğiz. Caminin tarihi değerini korumak ve gelecek nesillere aktarmak için yapılan çalışmalara odaklanacağız.

Divriği Ulu Camii, tarih boyunca çeşitli restorasyon süreçlerine tabi tutulmuştur. Bu süreçlerde, caminin fiziksel olarak zarar görmüş bölümleri onarılmış ve yapıya dayanıklılık kazandırılmıştır. Cami, tipik bir taş yapısı olduğu için taş işçiliğindeki hasarlar, erozyon ve çevresel etkilerle mücadele etmek için özenli bir restorasyon gerektirmiştir.

“Divriği Ulu Camii’nin restorasyon süreci, tarihi değerini korumak ve gelecek kuşaklara bu değeri aktarmak adına büyük önem taşımaktadır. Restorasyon projeleri, caminin orijinal yapısını korumanın yanı sıra modern koruma standartlarını da gözetmektedir.”

Divriği Ulu Camii’nin Koruma Çalışmaları

  • Caminin restorasyon çalışmaları, alanında uzman ekip ve heyetler tarafından gerçekleştirilmektedir.
  • Restorasyon sürecinde, orijinal malzemelerin kullanımı ve geleneksel tekniklerin uygulanması öncelikli hedefler arasındadır.
  • Caminin mevcut durumu ve hasarlarının tespiti için detaylı araştırmalar ve analizler yapılmaktadır.
  • Restorasyon projesinde, caminin yapısını güçlendirmek ve gelecekte oluşabilecek zararları önlemek amacıyla önleyici önlemler alınmaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin koruma çalışmaları, sadece fiziksel restorasyonu kapsamamaktadır. Caminin çevre düzenlemesi ve bakımı da düzenli olarak yapılmaktadır. Çevre temizliği, bitki bakımı ve çevre düzenlemesiyle birlikte caminin güvenliği de ön planda tutulmaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin restorasyon ve koruma çalışmaları, caminin tarihini ve kültürel değerini gelecek nesillere aktarmak için büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmalar sayesinde cami, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunarken aynı zamanda tarihimizi ve mirasımızı korumaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin Kültürel ve Turistik Önemi

Divriği Ulu Camii, büyük kültürel ve turistik öneme sahip bir yapıdır. Anadolu Selçuklu döneminin en önemli eserlerinden biri olan cami, Türkiye’nin ve dünyanın dikkatini çeken bir tarih ve sanat mirasıdır.

Caminin kültürel önemi, Anadolu’daki sanat ve mimari geleneğini anlamak için bize büyük bir fırsat sunmaktadır. Divriği Ulu Camii, zengin detayları, işlenmiş süslemeleri ve ince nakış işlemeleri ile dikkat çekmektedir. Bu özellikleriyle, Anadolu Selçuklu dönemi mimarisinin en iyi örneklerinden biri olduğunu kanıtlamaktadır.

Turistik açıdan, Divriği Ulu Camii, yerli ve uluslararası turistlerin ilgisini çeken önemli bir cazibe merkezidir. Tarihi, kültürel ve estetik değerleri ile cami, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Caminin muhteşem yapısı, iç mekan tasarımı ve detaylı süslemeleri, turistlerin gözlerini kamaştırmaktadır.

“Divriği Ulu Camii, Anadolu’nun eşsiz birer hazinesidir. Tarihi ve sanatsal değeri ile her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Caminin kültürel ve turistik önemi, Türkiye’nin zengin kültürel mirasının bir parçası olarak öne çıkmaktadır.” – Kültür ve Turizm Bakanı

Divriği Ulu Camii’nin kültürel ve turistik önemi, sahip olduğu değerlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, caminin restorasyonu ve korunması büyük bir önem taşımaktadır. Hem yerli hem de uluslararası koruma kuruluşları, Divriği Ulu Camii’nin korunması için aktif bir şekilde çalışmaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin kültürel ve turistik önemi, Türkiye’nin ve dünyanın dikkatini çeken bir değerdir. Bu muazzam yapı, tarih ve sanatseverlerin ilgisini çekerken, turistler için de unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.

Divriği Ulu Camii ve UNESCO Dünya Mirası Listesi

Divriği Ulu Camii’nin kapsamlı mimari değeri ve tarihi önemi, caminin uluslararası bir tanınma ve koruma statüsüne sahip olmasını sağlamıştır. 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan cami, Anadolu Selçuklu sanatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmek, Divriği Ulu Camii’nin dünya çapında tanınması ve korunması için önemli bir adım olmuştur. Bu prestijli listede yer almak, caminin kültürel ve tarihi değerinin uluslararası alanda kabul görmesini sağlamaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almasının getirdiği bazı avantajlar bulunmaktadır. Bunlar arasında camiye daha fazla turist ve ziyaretçi çekme potansiyeli, uluslararası koruma standartlarına uyum sağlama, kültürel değişim ve işbirliği olanakları gibi faktörler yer almaktadır.

UNESCO’nun Divriği Ulu Camii’nin korunması için yaptığı çalışmalar da önemli bir katkı sağlamaktadır. Uluslararası uzmanlar ve restorasyon ekipleri, caminin yapısal bütünlüğünü korumak ve orijinal özelliklerini geri kazandırmak için titizlikle çalışmaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak tanınması, caminin sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın ortak mirası olduğunu vurgulamaktadır. Bu da caminin kültürel ve tarihi önemini daha da artırmaktadır.

Divriği Ulu Camii’nin Ziyaretçileri ve İncelemeleri

Divriği Ulu Camii, her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine çeken büyüleyici bir yapıdır. Turistler ve araştırmacılar, camiyi ziyaret ederek bu eşsiz yapının güzelliğini ve tarihini deneyimleyebilirler. Onların yaşadığı deneyimler ve yaptıkları incelemeler, caminin değerini ve etkisini daha da vurgulamaktadır.

Gelen turistler, Divriği Ulu Camii’nin görkemli mimarisinden ve detaylı süslemelerinden etkilenmektedir. İhtişamlı kubbeler, zarif minareler ve duvarlardaki oymalar ve desenler, ziyaretçilere Anadolu Selçuklu sanatının büyüleyici bir örneği olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda, caminin iç mekanının ve nakış işlemelerinin güzelliği de turistleri büyülemektedir.

“Divriği Ulu Camii’ni ziyaret etmek benim için unutulmaz bir deneyimdi. Bu kadar detaylı ve özenli bir işçilik görmek gerçekten etkileyiciydi. Caminin duvarlarındaki süslemeler ve oymalar, sanat ve tarihseverler için gerçek bir hazine niteliğinde.”- Ahmet Yılmaz, sanatsever

Araştırmacılar da Divriği Ulu Camii’ni incelerken önemli bilgiler elde ediyorlar. Caminin tarihi, mimari özellikleri ve yapısal detayları, Anadolu Selçuklu sanatının önemli bir dönemine ışık tutmaktadır. Araştırmalarıyla, caminin yapım süreci ve taş işçiliği gibi konuları daha iyi anlamak ve belgelemektedirler.

Divriği Ulu Camii’nin ziyaretçileri, caminin büyüleyici atmosferi ve zenginliği karşısında hayranlık duyuyorlar. Bu muhteşem yapının, Türkiye’deki ve dünya kültür mirasındaki yerine ve önemine dair yapılan incelemeler, caminin kültürel ve tarihi değerini daha da artırıyor.

Divriği Ulu Camii Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Divriği Ulu Camii’nin mimari özellikleri nelerdir?

Divriği Ulu Camii, Anadolu Selçuklu dönemine ait bir yapıdır ve mimari açıdan benzersizdir. Caminin en dikkat çeken özelliklerinden biri, taş işçiliği ve süslemeleridir. Duvarlarında yer alan oymalar, kabartmalar ve diğer süslemeler oldukça etkileyicidir. Ayrıca, caminin kubbeli yapısı ve minaresi de dikkat çekicidir. 

Divriği Ulu Camii’nin tarihi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Divriği Ulu Camii, 13. yüzyılda inşa edilmiş olan bir camidir. Anadolu Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır. Caminin yapım süreci ve tarihi oldukça ilgi çekicidir. 

Divriği Ulu Camii’nin nerede bulunmaktadır?

Divriği Ulu Camii, Sivas ilinde bulunmaktadır. Cami, Divriği ilçesinde yer almaktadır. 

Divriği Ulu Camii’nin Anadolu Selçuklu sanatındaki yeri nedir?

Divriği Ulu Camii, Anadolu Selçuklu sanatının en önemli örneklerinden biridir. Caminin mimari yapısı, süslemeleri ve diğer detayları, Anadolu Selçuklu döneminin sanatsal özelliklerini yansıtmaktadır. 

Divriği Ulu Camii’nin restorasyon çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Divriği Ulu Camii, tarih boyunca çeşitli restorasyon çalışmaları geçirmiştir. Caminin korunması ve restore edilmesi için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Caminin restorasyon süreci ve bugünkü koruma çalışmaları hakkında detaylı bilgilere sahip olabilirsiniz. 

Divriği Ulu Camii turistler ve araştırmacılar için ne gibi olanaklar sunmaktadır?

Divriği Ulu Camii, turistler ve araştırmacılar için önemli bir cazibe merkezidir. Camiyi ziyaret eden turistler, caminin tarihi ve sanatsal değerlerini keşfedebilirler. Araştırmacılar ise camiyi inceleyerek çeşitli araştırmalar yapabilirler.

Divriği Ulu Camii Hakkında Düşüncelerim

Divriği Ulu Camii, Anadolu’nun eşsiz tarih ve kültür hazinelerinden biridir. Binlerce yıl boyunca bu topraklarda yaşamış medeniyetlerin izlerini taşıyan bu muhteşem yapı, sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda mimari ve sanatsal bir başyapıttır. İncelememiz boyunca, Divriği Ulu Camii’nin tarihi, mimarisi, süslemeleri ve kültürel önemi üzerine detaylı bir bakış sunduk.

Bu muhteşem yapı, Selçuklu döneminin zengin estetik anlayışını yansıtan birinci sınıf bir mimari eserdir. Hem taş işçiliğiyle hem de ahşap detaylarıyla dikkat çeker. Caminin iç mekânında göze çarpan kusursuz işçilik ve geometrik desenler, ziyaretçilere olağanüstü bir estetik deneyim sunar.

Divriği Ulu Camii’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alması, kültürel ve tarihi değerinin uluslararası düzeyde tanındığının bir kanıtıdır. Bu cami, Anadolu’nun zengin ve çeşitli kültürel geçmişinin bir parçası olarak gelecek nesillere aktarılmak üzere korunmalı ve yaşatılmalıdır.

Eğer henüz okumadıysanız, Atatürk Kültür Merkezi -Yenilenmiş Sanat incelememizi de gözden geçirebilirsiniz…

Mimar: Bilinmiyor
Mimari Tarz: Anadolu Selçuklu Mimarisi
Yıl: 1228
Yer: Divriği, Sivas, Türkiye

Add a comment Add a comment

Bir Cevap Yazın

Önceki Gönderi
Atatürk Kültür Merkezi / Dök Mimarlık

Atatürk Kültür Merkezi -Yenilenmiş Sanat

Sonraki Gönderi

Artemis Tapınağı -Tarihin Tapınağı

İçindekiler

Başlıklar

Dök Mimarlık sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin