Bu makale, DOK Mimarlık Dergisi’nin bu sayısında yer alan makalenin bağımsız versiyonudur. Derginin tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
Yaratmak mı istiyorsunuz?
O zaman takıntılı olun.
Onun için sefil olabilecek kadar çok sevin.

Vücudunuz uyumak için yalvarırken uyanık kalın.
Seyirci, son teslim tarihi, alkış olmadığında çalışın.
Çünkü gerçek şu: hayran olduğunuz, sizi değiştiren sanat eseri, tek bir parlak anın ürünü değildir.
On binlerce görünmeyen saatin,
yüzlerce mahvolmuş taslağın,
Işığın garantisi olmayan karanlıkta alınan kararların ürünüydü.
Tekniği öğrenebilirsin.
Harika eserleri analiz edebilirsin.
Taklit edebilir, birleştirebilir, yeniden düzenleyebilirsin.
Ama bunun için kanını dökmezsen,
başarısızlıkların seni şekillendirmesine izin verecek kadar yumuşak kalmazsan,
asla önemli olan şeye ulaşamazsın.
Yaratıcılık pak değildir.
Kutsal bir karmaşadır.
İçinde canlı bir şey hissettiğinde, yaklaştığını anlayacaksın.
Bir cevap değil, bir nabız.
Bir titreşim.
Bir başlangıç.

Bazen fikri bulmazsın;
fikri bulabilecek insana dönüşürsün.
Gerçek süreç budur.
Ve bu sürece aşık değilsen,
bu süreç seni takıntılı hale getirmiyorsa
o zaman buraya ait değilsin.
Henüz değil.
Dök Mimarlık sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.




