Dök Mimarlık

Yoğun Şehirlerde Trafik Yönetimi için Tasarım Stratejileri

Paris, New York ve İstanbul gibi yüksek yoğunluklu şehirler trafik akışını yönetme ve araç sıkışıklığını azaltma konusunda önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Mimari tipolojiler, kentsel tasarım stratejileri, ulaşım düğümleri, kültürel tutumlar, düzenleyici çerçeveler, mimari müdahaleler ve yönetişim modellerinin tümü bu sorunların ele alınmasında kritik rol oynamaktadır. Bu rapor, bu unsurların trafik yönetimine nasıl katkıda bulunduğunu araştırmakta ve her bir şehirden belirli örnekler vererek bunların uygulama ve etkilerini göstermektedir.

Mimari Tipolojiler ve Kentsel Tasarım Stratejileri

Kentsel tasarım stratejileri, trafiği yönetmek ve kentsel yaşanabilirliği artırmak için mimari tipolojilerden yararlanarak her şehrin kendine özgü özelliklerine göre uyarlanır.

Paris: Süper Bloklar ve Sınırlı Trafik Bölgeleri

Paris, Barselona’nın süper blok modelinden esinlenen stratejiler benimsemiş ve merkezi bölgelerdeki trafiği kısıtlamak için sınırlı trafik bölgeleri oluşturmuştur. İlk dört bölge de dahil olmak üzere 5,5 kilometrekarelik bir alanı kapsayan bu bölgeler yalnızca belirli araçların (örneğin acil servisler, bölge sakinleri ve varış noktası trafiği) geçişine izin vererek en yoğun yollarda trafiği %30’a kadar azaltmaktadır). Karma kullanımlı gelişmeler ve transit odaklı tasarım, olanakları yürüme mesafesine yerleştirerek araba yolculuğu ihtiyacını daha da azaltırken, yaya bölgeleri sokak aktivasyonunu ve blok geçirgenliğini artırarak motorsuz ulaşımı teşvik etmektedir.

New York: Yaya Bölgeleri ve Paylaşımlı Sokaklar

New York’taki Times Meydanı’nın Snøhetta öncülüğünde bir yaya meydanına dönüştürülmesi, trafiği yönetmek için ortak caddelerin kullanımına örnek teşkil etmektedir. 2009 yılında başlatılan bu proje, Broadway’i 42. ve 47. Caddeler arasında araç trafiğine kapatarak 110.000 metrekarelik bir yaya alanı ekledi. Sonuç olarak yaya-araç kazaları azalmış ve çevredeki alanlarda trafik akışı iyileşmiştir. Kentin ızgara sistemi, açık yollar ve erişilebilir sokak mobilyaları sağlayan düzenlemelerle yaya güvenliğine öncelik veren bir mekânsal hiyerarşiyi desteklemektedir.

İstanbul: Tüneller ve Üst Geçitler

İstanbul’un Boğaz tarafından bölünmüş eşsiz coğrafyası, trafiği yönetmek için tünel ve üst geçit gibi altyapılara ihtiyaç duymaktadır. İstanbul Boğazı’nın altından geçen 5,4 km uzunluğunda çift katlı bir tünel olan Avrasya Tüneli, Kazlıçeşme ile Göztepe arasındaki seyahat süresini 100 dakikadan 15 dakikaya indirmekte ve günde 120.000 aracı taşımaktadır. Kuzey Marmara Otoyolu, köprüleri, tünelleri ve üst geçitleriyle doğu-batı yönlü trafiği yönlendirerek şehir merkezindeki sıkışıklığı hafifletmektedir. Bu dikey katmanlama stratejileri bölgesel ve yerel trafiği birbirinden ayırarak dolaşım modellerini geliştirmektedir.

Kaynak: Marmara Belediyeler Birliği

https://www.marmara.gov.tr/tr/cocuklar-icin-donusen-sokaklar

https://www.marmara.gov.tr/en/streets-transforming-for-children

ŞehirStratejiTrafik Üzerindeki Etkisi
ParisSüper Bloklar, Sınırlı Trafik BölgeleriYoğun yollarda %30’a varan trafik azalması
New YorkYaya Bölgeleri, Paylaşımlı SokaklarKazaların azalması, yaya akışının iyileşmesi
İstanbulTüneller, Üst GeçitlerSeyahat süresinde önemli ölçüde azalma

Kentsel Filtreler Olarak Ulaşım Düğümleri

Metro istasyonları ve feribot terminalleri gibi ulaşım düğümleri, kesintisiz çok modlu entegrasyonu kolaylaştıracak ve toplu taşıma kullanımını teşvik ederek yüzey trafiğini azaltacak şekilde tasarlanmıştır.

Grand Paris Express

Grand Paris Express, Paris’in banliyölerini şehir merkezinden geçmeye gerek kalmadan birbirine bağlamayı amaçlayan, 68 yeni istasyon içeren 200 km’lik bir metro genişletme projesidir. Örneğin 18. Hat, Saclay platosunun %80’lik otomobil bağımlılığını sürdürülebilir bir alternatif sunarak ele almakta ve potansiyel olarak karayolu trafiğini ve CO2 emisyonlarını azaltmaktadır. İstasyon tasarımları, kullanıcı deneyimini ve erişilebilirliği artırmak için dikey sirkülasyonu ve görünürlüğü vurgular.

İstanbul’un Marmaray’ı

İstanbul Boğazı’nın altından geçen 13,6 km uzunluğundaki Marmaray demiryolu tüneli, İstanbul’un Avrupa ve Asya yakalarını birbirine bağlayarak metro ve otobüs ağlarıyla entegre olmaktadır. Sıkışık köprülere yüksek kapasiteli bir alternatif sunarak özel araçlara olan bağımlılığı azaltır, ancak belirli trafik azaltma verileri sınırlıdır (Marmaray). İstasyonlar, İstanbul’un sürdürülebilir hareketlilik hedefini destekleyecek şekilde verimli transferler için tasarlanmıştır.

Fulton Center, New York

Fulton Center, dokuz hatta hizmet veren beş metro istasyonunu entegre ederek transferleri kolaylaştırmakta ve Aşağı Manhattan’daki yaya akışını iyileştirmektedir. Cam bir oculus ve yaya geçitleri içeren tasarımı, yoğun cadde geçişlerini önleyerek toplu taşımayı daha cazip hale getirerek yüzey trafiğini dolaylı olarak azaltmaktadır. Merkezin LEED gümüş sertifikası, sürdürülebilir tasarım yaklaşımını vurgulamaktadır.

Kültürel Tutumlar ve Düzenleyici Yaklaşımlar

Kültürel tutumlar ve düzenleyici çerçeveler, şehirlerin trafik azaltma ve kamusal alan tahsisine nasıl öncelik vereceğini şekillendirir.

Paris: Yaya Dostu Bulvarlar

Paris’in estetik, yaya dostu sokaklara verdiği kültürel önem, başlangıçta kalabalık kontrolü için tasarlanan ancak günümüzde modern hareketliliği destekleyen 19. yüzyıl Haussmann bulvarlarından kaynaklanmaktadır. Belediye Başkanı Anne Hidalgo yönetimindeki düzenlemeler, sürdürülebilir kentsel yaşama yönelik kültürel bir değişimi yansıtacak şekilde araç trafiğine kapalı bölgeleri ve 30 km/s hız sınırlarını teşvik etmektedir.

New York: Şebeke Tabanlı Güvenlik

New York’un ızgara sistemi, verimli ve erişilebilir sokaklara yönelik kültürel bir beklentiyi teşvik etmektedir. Sokak Tasarım Kılavuzu, açık yaya yollarını zorunlu kılmakta ve Vision Zero aracılığıyla güvenliği ön planda tutarak kültürel bir kapsayıcılık değerini yansıtmaktadır. Yönetmelikler, sokak mobilyası yerleşiminin farklı kullanıcıları barındırmasını, araç ve yaya ihtiyaçlarını dengelemesini sağlar.

İstanbul: Miras ve Modernleşmenin Dengelenmesi

İstanbul’un dar sokakları ve tarihi mekanlarıyla düzensiz tarihi dokusu, modern trafik taleplerini karşılarken mirası korumaya yönelik kültürel bir önceliği de etkilemektedir. Tarihi Yarımada’daki 295 sokağın yayalaştırılması, Fatih Belediyesi’nin düzenlemeleri doğrultusunda hava kirliliğini azaltmakta ve yerel işletmeleri desteklemektedir.

Mimari Müdahaleler

Yeşil koridorlar ve yükseltilmiş yürüyüş yolları gibi mimari müdahaleler kamusal alanı geri kazanmakta ve trafik akışını ayırmaktadır.

Coulée Verte, Paris

Eski bir demiryolu üzerinde 4,7 km’lik bir yaya yolu olan Coulée Verte, Bastille’den Vincennes’e trafiksiz bir rota sunmaktadır. Yükseltilmiş ve yeraltına alınmış bölümleri eşsiz şehir manzaraları sunarken cadde seviyesindeki yaya sıkışıklığını da azaltmaktadır. New York’taki High Line’a ilham kaynağı olmuş ve yeşil bir vaha yaratarak kamusal yaşamı geliştirmiştir.

High Line, New York

1,5 mil uzunluğunda yükseltilmiş bir park olan High Line, terk edilmiş bir demiryolu hattını bir yaya koridoruna dönüştürmektedir. Öncelikle bir rekreasyon alanı olsa da, aşağıdaki caddelerdeki yaya trafiğini azaltır ve yürümeyi teşvik ederek dolaylı olarak trafik yönetimini destekler. Kentsel sanat ve etkinliklerle bütünleşmesi toplumun canlılığını artırır.

İstanbul’un Yaya Tünelleri ve Üst Geçitleri

Taksim Meydanı’nda olduğu gibi İstanbul’un yaya alt geçitleri ve üst geçitleri, yoğun yollar üzerinde güvenli geçişleri kolaylaştırarak yayalar ve araçlar arasındaki çatışmaları azaltmaktadır. Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi, trafiği yer altına yönlendirerek yukarıda araçsız bir meydan yaratmıştır. Bu müdahaleler güvenliği artırır ve yüzey alanını kamusal kullanım için geri kazandırır.

Yönetişim Modelleri ve Mimarların Rolleri

Yönetişim modelleri ve kamu-özel sektör işbirlikleri, trafik yönetimi çözümlerinin uygulanmasını şekillendirirken mimarlar da önemli bir rol oynuyor.

Paris: Kamu Katkısı ile Merkezi Planlama

Paris’in belediye başkanı tarafından yönetilen ve Société des Grands Projets gibi kurumlar tarafından desteklenen merkezi yönetişimi, uyumlu bir kentsel planlama sağlamaktadır. Katılımcı bütçeleme gibi halkın katılımı, kent sakinlerinin yaya alanları ve topluluk bahçeleri gibi projeleri etkilemesine olanak tanır (Paris Kentsel Planlama). Mimarlar da bu çerçevede tasarım yaparak sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu mekanlar yaratıyor.

New York: İşbirliği Çerçevesi

New York’un yönetiminde Şehir Planlama Departmanı, Ulaştırma Departmanı ve özel geliştiriciler yer almaktadır. İmar kanunu kamu olanaklarını teşvik etmekte ve mimarlar da Fulton Center gibi projeleri bu standartları karşılayacak şekilde tasarlamaktadır. High Line’da olduğu gibi kamu-özel sektör ortaklıkları, mimarların yenilikçi tasarımdaki rollerini vurgulamaktadır.

İstanbul: Gelişen Katılımla Yukarıdan Aşağıya

İstanbul’un yönetimi, Avrasya Tüneli gibi projelere yön veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve merkezi hükümet ile merkezileştirilmiştir. Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı, paydaş katılımının arttığını göstermektedir. Mimarlar, modernleşme ile kültürel koruma arasında denge kuran bir altyapı tasarlayarak bu yukarıdan aşağıya modele yön verirler.

Sonuç

Paris, New York ve İstanbul, trafik sıkışıklığını yönetmek için kendi kültürel, düzenleyici ve yönetişim bağlamlarına göre uyarlanmış bir dizi mimari ve kentsel tasarım stratejisi kullanmaktadır. Ulaşım düğümleri, yaya dostu tasarımlar ve yeşil koridorlar gibi yenilikçi müdahaleler kentsel hareketliliği ve yaşanabilirliği artırmaktadır. Mimarlar, toplu taşıma ile entegre olan, yayalara öncelik veren ve kente özgü hedeflerle uyumlu alanlar tasarlayarak daha sürdürülebilir ve canlı kentsel ortamlara katkıda bulunan bu çabaların merkezinde yer almaktadır.

Exit mobile version